Tevekkül, Arapça kökenli bir kelime olup, İslam kültüründe ve felsefesinde önemli bir yere sahip olan bir kavramdır. Temel olarak, bir insanın elinden geleni yaptıktan sonra sonucu Allah’a bırakması, O’na güvenmesi ve her türlü sonuca razı olması anlamına gelir.
Tevekkül, pasif bir bekleyiş ya da hareketsiz kalmak anlamına gelmez. Aksine, bireyin gereken çabayı gösterdikten sonra sonucun kontrolünün kendi elinde olmadığını kabullenerek, bu sonucu yüksek bir güce, yani Allah’a bırakması olarak tanımlanır.
İslam’da tevekkül, bir müslümanın hayatındaki dengeyi ifade eder: Hem dünyevi sorumluluklarına yönelik çaba göstermeli, hem de sonuçları Allah’ın takdirine bırakmalıdır. Bu, bir müslümanın hem aktif bir şekilde yaşamına katkıda bulunması, hem de kaderine ve Allah’ın planına tam bir güven içinde olması gerektiği anlamına gelir.
Birçok İslami metinde ve hadiste tevekkül kavramı üzerinde durulur ve bu kavramın önemine vurgu yapılır. Tevekkül, imanın bir yansıması olarak kabul edilir ve gerçek tevekkülün, bireyin hem dünyevi hem de uhrevi sorumluluklarına uygun hareket ettiği bir yaşam tarzı oluşturması gerektiğine inanılır.